Sıkça Sorulan Sorular

Sağlıklı bir dişeti soluk pembe renkte gözlenmeli ve dişetleri dişler üzerinde bıçaksırtı şeklinde sonlanmalıdır. Ayrıca sağlıklı dişeti portakal kabuğu görüntüsüne sahip olup dişetlerindeki şişlikler, ödem ve kızarıklıklar, dişetlerinde fırçalama sonrası veya kendiliğinden gözlenen kanamalar dişeti hastalığının habercisidir.

Diş hekiminizin önerdiği fırçayı kullanarak dişler günde en az 2 mümkünse 3 defa fırçalanmalıdır. Önerilen fırçalama süresi en az 3 dakikadır. Diş hekiminiz size özel bir teknik önermediği takdirde genellikle en etkin fırçalama yöntemi şu şekildedir;

Diş fırçalama esnasında alt ve üst çenenin ayrı ayrı fırçalanması önerilmektedir. Üst çene en arka dişten başlayıp her dişte yaklaşık 7 darbe uygulayarak ön tarafa doğru fırça yaklaştırılır. Dişetinden dişe doğru süpürme hareketi ile diş üzerindeki plak uzaklaştırılır. Dişlerin ön yüzeylerinin bitmesinin ardından çiğneyici yüzeyler fırçalanır. Ardından üst çene dişlerinin damağa bakan ve alt çene dişlerinin dile bakan yüzeyleri fırçalanmalıdır. Bu işlemler esnasında dişetinden dişe doğru süpürme hareketi uygulanmaktadır.

Diş fırçalama işlemi dişlerin tüm yüzeylerindeki plağı etkin olarak uzaklaştıramaz. Fırça kıllarının dişlerin aralarına girmesi mümkün değildir. Bu sebeple dişlerin plaktan tam olarak temizlenebilmesi için günde 1 defa diş ipi kullanımı önerilmektedir. Akşam dişlerinizi fırçaladıktan sonra diş ipi kullanımı gereklidir.

Diş ipi kullanırken yaklaşık 30 cm. kadar ipten koparılır. Her iki elin orta parmaklarına sarılarak gergin bir şekilde tutulur. Üst çenede başparmakların alt çenede ise işaret parmakların yardımıyla dişler arası bölgeye ip yerleştirilir. Dikkat edilmesi gereken tek bir itme hareketi ile yerleştirilirse dişetinizin zedelenebileceğidir. Dişler arsındaki sıkı kontak bölgesinden ip ileri geri hareketle yumuşakça geçirilir. Her diş arası bölgesinde birbirine bakan iki diş yüzeyi ip yardımıyla temizlenerek diğer bölgeye geçilir. Alt ve üst çene dişlerinin hepsinin arası bu teknikle temizlenmelidir. Diş ipi kullanmaya yeni başlıyorsanız alışmakta güçlük çekebilirsiniz. Ancak diş çürükleri ve dişeti hastalıklarının hep dişler arasındaki yüzeyden başladığını bilmek sizin sabırlı olmanızda yardımcı olabilir.

Gargaralar

Diş hekiminiz ağız içine yapılacak müdahale öncesi yada sonrası reçete edilen gargaralar önerebilir. Bu gargaraların ilaç özelliğinde olduğu unutulmamalı ve hekiminizin önerisi dışında kullanılmamalıdır. Bunlar dışında ağız suları olarak da geçen çeşitli firmaların ürettiği gargaralar da vardır. Ağız sularının kullanımında özel bir öneriye ihtiyaç yoktur. Eğer bireyin mentol alerjisi yoksa rahatlıkla kullanabilir. Tedavi edici olmamakla birlikte ağız içinde ferahlık yaratması ağız kokusu azaltabilmesi ve ağız asit düzeyi üzerine etkileri bakımından kullanılabilir.

Ağız duşu

Son yıllarda bizim ülkemizde de yaygın olarak satışı başlayan ağız duşları yine ağız hijyenini destekleyen ürünlerdendir. Ağız duşlarının kullanımı özellikle protez taşıyan veya implantı olan bireyler için oldukça faydalı destekleyici ürünlerdendir. Sistemik problemi olan bireylerde veya çeşitli kas hastalığından dolayı fırçalama işlemi zayıflayanlarda, yaşlı hastalarda fırçalamayı destekleyici ürün olarak tavsiye edilmektedir.

Dil fırçaları

Diş fırçalarından biraz daha farklı bir dizayna sahip olan dil fırçaları özellikle dil köküne ulaşılıp o bölgenin plaktan arındırılmasını hedeflemektedir. Henüz ülkemizdeki herhangi bir firmada satışa sunulmamıştır. Ancak rutinde kullanılan diş fırçalarının da aynı görevi gördüğünü düşünmekteyiz. Dil fırçalamanın önemi ağız sağlığı açısından en az diş fırçalama kadar büyüktür. Dil kökünde dilin yapısal formu olan küçük tomurcuk ve çukurlar vardır. Bu bölgeler ağız içindeki bakterilerin yerleşip yetişmesi için çok uygun ortamlardır. Bu bölgedeki plak uzaklaştırılmadığı taktirde ağız içindeki bakteri populasyonu değiştirilemez. Aynı zamanda bu bölgedeki bakterilerin artık yan ürünleri ciddi ağız kokusuna neden olacaktır. Ağız kokusunun engellenmesinde en önemli faktörlerden biri de her gün düzenli olarak dilin fırçalanmasıdır.

Elektrikli fırçalar

Şarjlı ve pilli fırçalar son yıllarda sık olarak tüketici hizmetine sunulmuştur. Özellikle yaşlı bireylerde ya da kol kırığı gibi sebeplerden etkin fırçalama yapılamadığı durumlarda, ağır genel cerrahi operasyonlar nedeniyle hasta fırçalamayı ihmal edecekse plak uzaklaştırmada yardımcı olarak önerilebilir. Bunun yanı sıra özellikle implant işleminin ardından implatın sağlığı ve korunması için hastaya yardımcı olarak manuel fırçalar yerine önerilebilmektedir.

Dişeti hastalığının sebebi mikrobiyal dental plaktır. Mikrobiyal dental plak içinde bulunan mikroorganizmalar ve onların artık ürünleri dişetinde hastalığa yol açarlar. Plağın düzenli olarak diş fırçası ile uzaklaştırılmaması sonucunda dişler üzerinde diştaşı oluşmaya başlar. Diştaşı varlığı ve dental plağın mevcudiyeti dişeti hastalığına neden olur. Gingivitis olarak bilinen bu tablo uzun dönemde tedavi edilmezse ilerler ve periodontitise dönüşür. Gingivitis tedavisinde dişler üzerindeki tüm sert ve yumuşak eklentiler uzaklaştırılır. Dental plak ve diştaşı temizliği yapılır. Ardından hastaya doğru diş fırçalama ve arayüz temizliği hakkında bilgi verilir. 6 aylık rutin kontrollerle hastanın dişeti sağlığı iade edilir.

Hayır. Diştaşları ve dental plak periodontal hastalığın(dişeti hastalığı) ana etkenlerinden biridir. Doğal olarak hastalığın tedavisi ve tekrarının önüne geçilmesinde diştaşlarının ortadan kaldırılması önem taşımaktadır.

Dişler kendilerini destekleyen çene kemiği içine yerleşmişlerdir. Dişlerde hastanın fark ettiği düzeydeki sallanma, periodontal hastalığın(dişeti hastalığı) oldukça ilerlediğinin göstergesidir. Önerilen en kısa süre içinde uzman hekim tarafından gerekli periodontal tedavilere başlanmasıdır.

Diş dokularının çeşitli mikroorganizmaların etkisiyle harabiyete uğraması olarak tanımlanabilir. Çürük oluşumunda ağız içindeki bakteriler, zaman ve beslenme etkilidir.

Bütün işlemler lokal anestezi altında gerçekleştirilmektedir. Çocuk hastalarımız ve özellikle iğne fobisi olan hastalarımız için lokal anesteziden önce dişeti yüzeyinde topikal anestezik jellerle ya da spreylerle anestezi sağlanmaktadır.

Çok küçük yaştaki çocuk hastalar, diş hekimi fobisi olan hastalar ve mental retarde hastaların tedavileri anestezi uzmanı tarafından yapılan bilinçli sedasyon altında da yapılabilir.

Dental müdahalelerde kullanılan lokal anestezik maddelerin herhangi bir zararı yoktur.

Her dişin içerisinde dişe canlılık verip besleyen damar sinir kompleksinden oluşmuş bağ dokusu vardır. Bu dokuya pulpa dokusu adı verilir. Diş hastalıkları sağlıklı pulpa dokusunun çürük, travma vb. sebeplerle iltihaplanması sonucu meydana gelir. Bu durumda uygulanması gereken tedavi kanal tedavisidir.

Çürük, travma veya başka sebeplerle cansız(devital) hale gelmiş veya dişi besleyen diş özünün(pulpa dokusu) iltihaplandığı durumlarda uygulanan tedaviye kanal tedavisi denilir. Kanal tedavisinde dişin iltihaplı sinir dokusu alınır. Kök kanalı temizlenir, genişletilir ve uygun kanal dolgu maddeleriyle doldurulur. Dişteki enfeksiyon durumuna göre tek veya çok seans yapılabilir.

Kanal tedavisi her süt ve daimi dişe yapılabilen bir tedavidir.

Tedaviye başlarken temel prensip hastanın ağrı duymamasıdır. Bunun için dişe yapılacak olan anestezi (uyuşturma) hastanın ağrısız bir tedavi süreci geçirmesi için yeterli olur.

İkinci aşama diş dokusundaki çürüğün temizlenip dişin pulpa dokusunun bulunduğu pulpa odasına ulaşılmasıdır.dişin pulpası alınıp dezenfektan ve antimikrobiyal solüsyonlar ile kanallar yıkanır.kök kanalları kanal aletleriyle temizlenip şekillendirilir. Üçüncü aşamda dişin durumuna göre aynı seans veya sonraki seanslarda kanal dolgusu yapılır. Dördüncü ve son aşama ise kanal tedavisi yapılmış dişin üst restorasyonunun yapılmasıdır.

Dişin durumuna bağlı olarak uygun şekilde yapılan kanal tedavisi ve koronal restorasyon ile diş ömür boyu ağızda kalabilir.

Kanal tedavisi yapılmış dişler canlıklarını yitirdikleri için, su kaybederler ve sağlıklı bir dişe göre çok kırılgan bir hal alırlar(yaş ağaç-kuru ağaç). Bu yüzden bu dişlerin kanal dolgusu üzerine yapılacak olan restorasyonların(dolgu veya kaplama) başarısı en az kanal dolgusu kadar önemlidir. Uygun restorasyon yapılmaz ise ters bir çiğneme kuvvetiyle yanlış bir yerden kırılan dişinizi kaybedebirsiniz.

Kanal tedavisi yapılmış dişler kimi zaman yanlış müdahale sebebiyle kimi zamanda kullanılan kanal dolgu maddeleri sebebiyle renk değişikliğine uğrayabilirler. Ancak günümüzde intrakoronal(kuron içi) olarak adlandırılan beyazlatma tekniğiyle bu renkleşmeler tedavi edilebilmektedir.

Dolgunun altından veya kök ucundan meydana gelen mikro boyutlardaki sızıntılar sebebiyle veya kanal dolgusunun kötü yapılması sebebiyle kök ucunda kemiğe kadar ilerlemiş bir enfeksiyon gelişebilir. Bu durumda kanal tedavisi tekrarlanarak dişin kurtarılması mümkün olabilir.

Hareketli plaklar estetiği olumsuz yönde etkilemezler. Sabit ortodontik tedavide kullanılan sistemlerin endikasyon doğrultusunda şeffaf, porselen olanları da mevcuttur.

Ortodontik tedavi esnasında kullanılan aygıta göre değişkenlik göstermekle birlikte en fazla bir hafta sürecek çok şiddetli olmayan ağrı duyulabilinir.

Aktif ortodontik tedaviyi takiben ortodonitistin önerdiği süre boyunca da pekiştirme tedavisi yapılmaktadır. Pekiştirme tedavisi sonucun kalıcı olması için aktif ortodontik tedavi kadar önemlidir.

Ortodontik tedavi süresi kişinin tedavi başındaki probleminin durumuna göre değişkenlik gösterir. Ortalama olarak 1 ila4 yıl sürmektedir.

Ortodontik tedavi esnasında sabit teknikler kullanılırken kişi ağız bakımına büyük özen göstermelidir. Ağızda tedavi amaçlı kullanılan apareyler gıda tutulumunu artırırlar. Bu nedenle dişler her öğünden sonra özenle fırçalanmalı ve gerektiğinde arayüz fırçaları da kullanılmalıdır.

Süt dişleri büyüyüp gelişmekte olan çocuğunuzun çiğneme, konuşma ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, çene kemiğindeki daimi dişlerin sürmesine rehberlik ederler. Süt dişlerinin erken kaybedilmesi bu sürme rehberliğinin kaybedilmesine sebep olacağından, süt dişlerini ağızda tutmaya yönelik tedaviler tercih edilmelidir.

Süt dişleri daimi dişler sürene kadar ağızda fonksiyon, fonasyon ve estetiği sağlamasının yanında yer tutucu olarak görev görürler. Süt dişindeki çürüğün ilerleyip kanalı enfekte etmesi sonucunda süt dişi apikalinden(kök ucundan) alttaki daimi dişi etkileyebileceği bilinmektedir. Sürme zamanını geciktirebilir veya engelleyebilir. Çocuklarda görülen diş enfeksiyonlarının bakteriyemi nedeniyle çocuğun genel sistemini de etkileyebileceği düşünülürse süt dişlerinin tedavileri gereklidir.

1-3 yaşlar arasındaki çocuklarda uykuda şekerli süt, meyve suyu ile beslenme, emziğin bala ve reçele batırılıp verilmesi sonucunda dişler çürümeye başlar.

Dişlerin sürmesiyle beraber dişlerin temizliği yapılmaya başlanmalıdır. 2.5 yaşına kadar macun önerilmez. İlk başlarda temiz gazlı bezle yapılan temizlik daha sonraları ebeveyn gözetiminde günde iki defa yapılan fırçalama ile devam eder.

Ağız ve diş bakımının yanı sıra çocuğun beslenmesine de dikkat edilmeli şekerli süt, bal veya reçele batırılmış emzik kullanılmamalıdır.
3.5 yaşından sonra yerel flor uygulaması yapılarak dişlerin çürüğe karşı korunması sağlanabilir. Ayrıca fissür örtücü denilen uygulamalar ile dişlerin çiğneme yüzeyleri örtülerek çürüğün önlenmesi sağlanır.

6. aydan itibaren(süt dişleri çıkmaya başladığında) süt dişlerinin temizliği gazlı bezle silinerek yapılır. 2.5 yaşına kadar macun önerilmemektedir. 2.5 yaşından sonra mercimek kadar çocuk macunu kullanılması uygundur.

© 2017 Tüm Hakları Ankadent Ağız ve Diş Sağlığı'na aittir.

Bu site bilgilendirme amaçlıdır. Doktor muayenesinin yerini alamaz.